Hikayesi Olan Marka
Etiyopya sözlü geleneğinde nesilden nesile anlatılan hikâyeye göre Etiyopyalı bir keçi çobanı olan Kaldi, bir gün keçilerini otlatırken ilginç bir olaya şahit olur. Keçileri orada bulunan ve daha önce hiç görmediği bir ağacın meyvelerini yedikten sonra daha neşeli ve canlı hareket edip, gece olduğu zamanda pek uyumak istemezler. Kaldi bu durumu fark ettikten sonra bu ağaçtan meyveler toplayıp, keşfini anlatmak için köyündeki Keşişlerin kapısını çalar. Kahve çekirdeklerinin keçiler üzerindeki etkisini dinleyen Kesiş, ilk başta bu anlatılan duruma pek inanmaz ve kahve çekirdeklerini odun ateşine atar. Ateşe atılan kahve çekirdekleri bir anda kavrulmaya başlar ve etrafa bildiğimiz o kahve aromasının eşsiz kokusu yayılır.
Yayılan kahve aromasının kokusu Kaldi’ye ve Kesiş’e ilham verir, kahve çekirdeklerinden bir içecek hazırlamaya başlarlar. Ateşte kavrulmuş olan bu çekirdekler bir kapta öğütülür ve özlerini tamamen bırakmaları için suda bir miktar kaynatılır. Tarihte ilk kahvenin böyle doğduğuna inanılır. Kesişler, kahvenin gece ayinlerinde onları daha canlı ve uyanık tuttuğunu fark eder ve kahvenin dilden dile, damaktan damağa hızlı yolculuğu başlamış olur.
…Her fincanda bir hikaye saklı. Çok geçmeden kahve ülkeler arasında önce Yemen’e ulaşır ve buradan 1401 yılında önce İstanbul sonrasında da Avrupa ile beraber tüm Dünya’ya yayılır. Etiyopya’nın dağlarından tüm dünya insanlarıyla kurulan bu bağ bugün petrolden sonra dünyanın en değerli ikinci sıvısıdır. Dünyada günde 2 milyar fincanın üzerinde kahve içilmesi bu leziz içeceğin artık bir tutkuya dönüştüğünün ispatıdır. İnsanları ve toplulukları bir araya getiren tılsımlı bir içecek olan kahve, dünya edebiyatının ve entellektüelliğinin gelişimindeki etkileriyle de medeniyetlere değer katmış bilge bir içecektir.
Kahvenin Yemen’den Dünyaya ilk ihraç edildiği tarih olan 1401 marka ismimize ilham verirken, kahveyi keşfeden keçi ise bir saygı ifadesi ile markamızın sembolü olarak ölümsüzleşmiştir. İyi ki o inatçı keçi merak etmiş, iyi ki o gemi yola çıkmış, iyi ki ilk kahve demlenmiş ve iyi ki insanlık sihirli içecek kahve ile tanışmış. O halde şimdi yeni bir iyi ki zamanı. Kurduğumuz markamız ile, coğrafyamızdan dünyaya yayılan eşsiz kahve kültürünü, bugün tekrar bu topraklarda, yeni bir tarz ve yeni bir yorum ile geleceğe taşıyarak kendi ‘iyi ki’ mizi yaratmayı hayal ediyoruz.
İlk adımını kahveyle atan markamız, zamanla lezzet ve deneyim alanını genişleterek 1401 FOOD & DRINK markasını da oluşturdu.
Bugün hem 1401 COFFEE, hem de 1401 FOOD & DRINK çatısı altında, kahve kültürünün köklerinden ilham alan ama sadece kahveyle sınırlı kalmayan, güçlü bir deneyim alanı sunuyoruz.
Markamız, franchise alanında deneyimli; biri tecrübeli ve güçlü iletişim becerilerine sahip, diğeri genç, dinamik ve yenilikçi iki vizyonerin ortak vizyonuyla hayata geçirildi.
Birlikte sadece bir kafe ya da restoran değil, tarzı, atmosferi ve detaylara gösterdiği özenle şehir hayatına değer katan bir yaşam alanı tasarladılar.
Peki neden 1401?
Çünkü bu tarih, kahvenin Yemen’den dünyaya ihraç edildiği, kültürlerin ve tatların yola çıktığı dönüm noktasıdır.
Bir rivayete göre, Etiyopyalı keçi çobanı Kaldi, keçilerinin yediği kırmızı meyveler sayesinde neşeyle hareket ettiğini fark eder. Keşişlerin bu meyveleri kavurmasıyla ortaya çıkan o tanıdık koku, tarihte ilk kez kahvenin içecek formuna dönüşmesine ilham verir.
Kahve, bu keşifle birlikte Yemen’e, oradan da 1401 yılında İstanbul’a ve tüm dünyaya ulaşır.
Biz de bu tarihi, markamızın ilham noktası olarak seçtik.
Çünkü kahve sadece bir içecek değil, bir kültür, bir bağ, bir deneyimdir.
Bu kültürü yaşatmak ve günümüze taşımak amacıyla; 1401 COFFEE kahve tutkusunu ve geleneğini yaşatırken, 1401 FOOD & DRINK ise zengin lezzetleri çağdaş bir yorumla sunuyor.
Markamız, geçmişin zenginliğini modern bir dokunuşla harmanlayarak her yudumda ve her lokmada bu kültürü yeniden yorumluyor.